Dostder Kadın Kolları

Dostder Kadın Kolları olarak Kendimizle Yüzleşme Seminerlerileri'mizin illkinde, temelde ahlaki bir kavram olan GÜVEN konusu işlenmiş ve gerçek bir imanın oluşmasında ve bu imanın sürdürülebilir olmasında güvenin vazgeçilmez olduğu vurgulanmıştı.İkincisinin konusu ise; fıtratın ana malzemelerinden olan "AHLAK" kavramı idi.

"Kendimizle Yüzleşme" seminerlerinde, Anavatanımız olan içimize yolculuğun üçüncü basamağını ise "LETAFET" başlığı ile Syn.Neslihan Ak, Gamze Çelik  ve Ayten Elbay sunumlarıyla 28 Mart 2018 tarihinde gerçekleştirdik.Verdikleri katkılardan dolayı kendilerine teşekkür ediyor ve sonraki çalışmalarda tekrar birlikte çalışmak dua ve temennisi ile sizlere başlığımızdan kısa kesitler sunuyoruz.

*****************

İslam dininin muhtevası, tek bir kelime ile anlatılacak olsaydı herhalde buna en layık kelime "ADAB" olurdu.

Mevlana ne güzel ifade etmiş: "Aklım kalbime sordu: Din Nedir? Kalbimde aklımın kulağına eğildi ve fısıldayarak: Din edepten ibarettir ,dedi."

İnsana toplum içerisinde yaşamak için gerekli olan nezaket kurallarını öğreten, insani ilişkilerde uyulacak şekil ve ölçüleri ortaya koyan, şahsı toplum içerisinde saygı ve hürmete layık kılan davranış şekillerine Adab-ı Muaşeret denir.Yani, İnsanın özünü, sözünü, bakışını, mimiklerini, davranış ve ilişkilerini en güzel kıvama ve kaliteye eriştirmek için kaide ve kuralların bütünüdür.

"İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme, Allah kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez." Ayet-i Kerime

"Yeryüzünde tabii (doğal) ol, sesini alçalt."  Ayet-i Kerime

Zarif kelimesi  Zarf ile aynı köktendir. Zarf içine bir şeyler konulan kap anlamındadır. İnsanlık kabını insanlıkla doldurmak ZARAFET' tir.

Allah'ü Teala Kur'an-ı Kerim'de peygamber efendimizin gönüllere girmesindeki sırrı, kendisinin incelik ve nezaketi olarak adlandırabileceğimiz tutumuna bağlamıştır.

"Allah'tan bir rahmet olarak onlara yumuşak davrandın. Şayet Sen kaba ve katı yürekli olsaydın hiç şüphesiz ki etrafından dağılıp giderdi." Ayeti Kerime

Kalite küçük ayrıntılarda gizlidir.

Peygamberimiz; Veda haccı için yol alırken Hz.Peygamberin eşlerini taşıyan develerin hızlanması dolayısı ile hanımların tedirgin olmasına sebep olan Enceşe isimli köleye şöyle seslenmiştir."Enceşe aman kristalleri kırma.Dikkatli taşı.

Hz. Aişe peygamberimize sordu: "Ya Rasulallah Bana olan sevgin nasıldır."-" Kördüğüm gibidir,ilk günkü gibi" diye cevap almıştır.

Esasen küçük şey yoktur. Sözlerimizde karşımızdaki insana gönlüne ferahlık, güzellik katan, onda güzel duygular oluşturan bazı kelimelere nezaket katabiliriz. Böylelikle hem karşımızdaki kişiye ihsanda bulunuruz, kendimize karşı da bir saygı oluşturabiliriz.

Peygamberimiz ashabını uyarırken direk olarak kişiyi hedef almazdı. "Bana ne  oluyor ki sizleri böyle böyle hal üzerinde görüyorum." Yada üçüncü kişiyi muhatap alarak uyarırdı.

Söz ağızdan çıkmadan evvel 3 kapıya geçmelidir; İYİLİK, NEZAKET ve LÜZUM (Minur ÜSTÜN)

Mümin bal arısına benzer.Temiz olan şeyleri yer.Temiz olan şeyleri ortaya koyar.Temiz olan yerlere konar ve konduğu yeri ne kırar ne de incitir.

"Geçmişin büyük bilginlerinden biri, yorgun bitkin bir halde uzun bir yolculuktan dönmüş, ter ve kir ağırlığı da buna eklenmişti Yurduna yuvasına kavuşan bilginin ilk işi hamama gidip kendisine en fazla rahatsızlık vermiş olan kir ve terden kurtulmak oldu. Hamamda kendisini yıkayan tellak görgüsü kıt biriydi Yıkanma kesesine dolan avuç avuç kirleri suya tutacağına "Ne kadar kirlisin" der gibi bilgin zatın önüne yığıyordu. Keseleme işi devam ederken, tellak keselediği şahsın ilim sahibi biri olduğunu öğrenince, "Efendim madem siz derin bir bilginsiniz 'mertlik nedir?' bana açık seçik anlatır mısınız?" dedi. Yıkanmakta olan büyük bilgin tellaka bir incelik dersi vermenin fırsatını yakalamıştı Şöyle dedi: 
"Mertlik, kimsenin ayıp ve kusurlarını yüzüne vurmamak, kirlerini kendisine göstermemektir"

Lokman Hekime sormuşlar: "Hastalara ne yedirelim?"-"Acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin." demiş.

İnsanın esas karakteri zor zamanlarda ortaya çıkar. Böyle zamanlarda nezaketi korumak çok daha zorlaşır. Yüzeysel ve kısa ilişkilerde başarılı olan nice kimseler, uzun ve sürekli beraberliklerde bu başarıyı gösteremezler.. .Sebebi ise özlerinin yani gönüllerinin henüz pişmemiş oluşudur.

Davranışlar herkesin kendini seyrettiği bir aynadır.

Haller birbirine sirayet edicidir. Bir söz vardır; İnsan muhitinin çocuğudur diye. Bu nedenle Nezaket ve Zerafetin en iyi öğrenilme yolu sözüne, işine ve haline yansıyan kişilerle beraber olmaya özen göstermektir. Nezaket insani ölçümüzdür.

                                                                                                                                                             Neslihan AK

*******************

Letafet fıtratta Allah'ın yüreğimize yerleştirdiği çok güzel bir haslettir. Ama onu bulup çıkartmak gerekiyor. O bir cevher , o bir yerlerde gizli ama hepimizde var. Çünkü bizler Allah'ın El-Latif ismine iman ettik.

Peki Latif ne demektir; Her şeyin en ince ayrıntısına kadar bilen öncesi ile sonrası ile haberdar olan demektir. Allah'ın sınırsız ilmi ile sahip olduğu bir sıfattır. Kullanımda kullarına da sirayet etmiştir.Nasıl mı? Bir insan sözünün öncesini ve sonrasını bilmelidir. Bir insan karşısındakine nasıl davranacağını mekana göre, şartlara göre ayarlamalıdır. Ağzından çıkacakları hesap ederek konuşmalı ve ona göre hareket etmelidir. Letafetin insana sirayeti ince hesaptır.Üslubumuz muhatabımıza, zamana,mekana göre ve İslam ölçülerinde şekillenmedikçe kötü örnekler artıp gidecektir.

Tebessüm üslubun anasıdır. Ben dünyayı ve insanı tebessüm eden insanların kurtaracağına inanıyorum. Bazen insanın ihtiyacı olamasa bile karşınızdakinin inanın çok ama çok ihtiyacı olabilir bir ufak tebessümünüze...

Letafet, Zarafet ve Nezaket altın üçlüdür. Bir Müslüman'da bu üçü bulunduğunda o Müslüman kalitenin doruklarındadır.

Görmedin mi  Allah nasıl bir misal getirdi? Güzel bir söz, kökü yerde sabit dalları gökte olan bir ağaca benzetti... O ağaç  Rabb'inin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misal getirir. Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış o yüzden ayakta durma imkanı olmayan bir ağaca benzer.İbrahim suresi 26

                                                                                                                                                             Gamze Çelik

************************

Letafetin, incelik,nezaket, zerafet, edep,ahlak manalarının dışında "hayatı kolaylaştırmak" anlamı da vardır. Yani çözüm üretmek...İşimizde, evimizde,eşimizle,çocuğumuzla vs... İnşirah suresin her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. İkinci ayetinde ise Her zorluktan sonra ikinci kolaylık vardır.der. Örnek Zoru kolaylaştırıcı olarak Hz.Meryem. İlmiyle, edebiyle, adabıyla, zerafetiyle, Allah'la olan irtibatıyla kendi zorunu kolay eylemiştir. Hz.Zekeriya bir gün adasına girdi, baktı ki Hz.Meryem'in önünde yaz meyveleri."Sana bunları kim verdi" dedi. O da "Rabbim" dedi. O zaman hanımlar Soruyorum acaba bizler istemenin letafetini mi kaybettik? Hz.Meryem kendisine yöneltilen çirkin ithamlara karşı ne yaptı.Sustu, Rabbi sus dediği için. Dönelim kendimize bizler susmanın letafetini de mi kaybettik?

Çıkmayalım Kur'an'dan, Havle hatuna gidelim. Havle hatuna eşi "annemin sırtı gibisin" demişti. Naptı yandı,tutuştu,Peygambere gitti, beklemesini söyledi,bekledi. Havle nasıl hayatını kolayladı ve Rabbi ile nasıl bir bağ kurdu ki  hakkındaki karar geldi.Mücadele suresi Havle hatuna indi.

Kur'an'daki kıssalar hayatımızı kolaylaştırmak adına inmiştir. Dersler çıkartıp hayatlarımıza buralardan alıntılar yapmak için. Peki bizler Havlenin nesini alacağız? Duasını mı?İstemesini mi? Rabbi ile olan tevazusunu mu? Yoksa bizler Tevazudaki Letafeti de mi kaybettik?

Şimdi üçüncü bir bayan olan Hz.Hacer annemize gidelim. Hz.İbrahim onu oğlu ile çölün ortasına bıraktığındane yapacağını şaşırmadan Rabbine güvendi ve karşılığında binlerce senedir onun yolunun izleri takip edilmektedir.

 Evet bizler de o kıymetli bayanlar gibi çıkış yollarını nasıl bulacağımızı ,kırgınlıklarımızı nasıl gidereceğimizi, arkadaşımla, eşimle,annemle...nasıl tavır ve tutum takınacağımı bilmemiz,bulmamız lazım, bizler kadın olarak toprak gibiyizdir. Yeryüzünü bağrına basan,yeşerten...Letafetin o inceliğini aslında sorunlarımız karşısında göstermek zorundayız. Bu sıkıntılar eğer sıkıntı değil birer imtihansa bir Havle gibi ,bir Hacer gibi, Bir Meryem gibi yol bulup çıkmak zorundayız.

                                                                                                                                                             Ayten ELBAY