Temmuz Hasbihal

CAN CANA YUVALAR

“Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi”
Erdem BAYAZIT

Merhum şairimiz Erdem Bayazıt, yukarıda yer alan dizelerle anlatıyor kadının erkek için ne ifade ettiğini. Bir kadının kendisine bu denli güvenen, onu böyle özlemle anan bir eş için yapmayacağı şey yoktur. Kadın, sevilme ve değerli olma duygusunu tattıkça güçlenir. Erkek ise varlığına ihtiyaç duyulduğunu hissettiği zaman kendini güçlü ve mutlu hisseder.
“Kadın sadece çocuk doğurmaz, toplum doğurur” sözünü ilk duyduğumda hem çok gururlandım hem de omuzlarımıza yüklediği sorumluluğu düşününce ürktüm. Çünkü kadının toplumdaki yeri, önemi üzerine hem dünyada hem ülkemizde çok yaldızlı ifadeler kullanılsa da, uygulamada çoğu kez bu süslü cümlelerdeki büyük iddialardan çok uzakta olduğumuzu üzülerek görüyoruz.
Toplumların kadına bakışı, sahip oldukları değerlerden beslenmektedir. Her toplum, kendi değerleri doğrultusunda anlar ve anlamlandırır kadını. Her konuda olduğu gibi, kadın konusunda da bakış açımız, Kur’an-ı ve Kerim ve sünnetin bize çizdiği perspektif ekseninde olmalıdır. Rabbimizin “Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık” (Hucurât, 13) ayetinde işaret ettiği üzere, farklılıklarımızı rahmete çevirerek güçlü bir iş birliği kurmaya öncelik verilmelidir. Gönül ister ki farklılıklarımızı koruyarak kendi karakterimizle hayat yolunda el ele yürümeyi başarabilelim.
Kadın ve erkeği bir araya getiren, evleri yuva yapan; çatışmadan uzak, uyumlu ve sağlıklı bir iletişimdir. Ancak böyle sıcak bir ortamda paylaşma ve dayanışma ortaya çıkar. Paylaşmak kişilere yalnız olmadıklarını hissettirir. Günümüzde insanlar, belki de en çok, yalnız olmadığından emin olmak istemektedir. Maalesef çoğu zaman yan yana olmak, can cana olmayı sağlamamaktadır. Can cana olmak bir arada olmanın sıcaklığını ve güvenini yaşamaktır.
Kadın, erkek ilişkisinde sıcaklıktan bahsedildiğinde; “en güzel örneğimiz” Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve sevgili eşi Hz. Hatice annemiz aklıma gelir. Onların araasındaki muhabbet, hatırlandıkça Müslümanlara huzur ve mutluluk verecek bir derecededir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hira mağarasında vahiyle ilk kez karşılaştığında, o şaşkınlık ve korku hâlinde iken arkadaşlarına, dostlarına değil; evine, Hz. Hatice ile paylaştığı yuvasına koşmuştur. İlk kez onunla dertleşmiş, ondan yardım istemiştir. Hz. Hatice kendisinden isteneni yapmış, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) kendisine gelmesini beklemiş, desteği ve güveniyle her zaman olduğu gibi O’nun yanında olmuştur. Daha Peygamber Efendimiz (s.a.v) kendi durumundan emin değilken, Hz. Hatice annemiz O’na inanan, vefakâr bir eş olarak “Muhakkak ki Allah seni şeytanın aldatmalarına uğratmayacaktır.” diyerek paylaşmanın ve güvenin en güzel örneğini sunmuştur.
Günümüzde kadın ve erkek ilişkilerinde, ailelerimizde bunca sorun yaşanırken, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) örnekliğine ne kadar çok ihtiyacımız var. Özellikle O’nun sünnetine sıkı sıkıya uymayı öneren kadın ve erkekler olarak; önce kendimiz bu samimi adımı atmalıyız. İlk adımı karşıdan beklemek yerine, biz attığımızda Efendimiz’in (s.a.v) sünnetinin yaşatılmasına da katkı vermiş olacağız. Üstelik hadis-i şerifte de önerildiği üzere mükâfatını da alacağız:
“İslâm’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz.”
Kadını ve erkeği ile her gün yeni ve güzel şeyler yapmak bizim ilk önce Rabbimize karşı sorumluluğumuzdur.
Usul usul, acele edelim. Daha fazla geç kalmadan.

Not: Yaklaşan Kurban Bayramınızı tebrik eder, hepinize sağlıklı ve mutlu bir bayram dilerim. Kurbanlarımızın Rabbimize karşı “kurbiyetimiz”i artırmasını temenni ederim.
Halise MUTLU
Sosyolog ve Aile Danışmanı
1 Temmuz 2022, Cuma
SAMSUN