Merhametli Kadın Toplumun Anasıdır
Merhamet psikolojisinin , merhametli kadının toplumsal değerinin ve merhametli annenin pratikteki örneklerinin konuşulduğu,
"Merhametli Kadın Toplumun Anasıdır " başlıklı panel ve mini kermesimizden...
Panelden kesitler...
Essalamü Aleyküm.Bismillah...
Rahim, rahmet kökünden türemiş bir ismi faildir.Yani rahmet eylemini gerçekleştiren öznedir, işi yapandır.
Rahmet; acımak,merhamet etmek,bağışlamak anlamlarına gelir.
Rahman; merhameti sonsuz olan, rahmetiyle nimet veren anlamındadır ve yalnızca Allah için kullanılır.
Rahim kökünden kelimeler Kur'an'da 339 yerde geçmekte ve şu anlamlara gelmektedir.
1-Merhamet etmek
2-Rahimler
3-Akrabalık bağları
Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur.Allah'tır.(Ali İmran,6)
Bu benzer ayetlerde geçen Erham, El-Erham kelimeleri anaların rahimleri demektir.
Rabbimiz, "Beni yerler ve gökler almaz, ben mü'min kulumun kalbindeyim" buyurur.
"Kullarıma benim çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu haber ver. (Hicr,49)
Allah merhamet sahibi olduğu için insanlarında merhamet sahibi olması gerekir.
En büyük eğitimcilerden biridir kadın.Kadın annedir.
Kur'an eğitimi, doğum öncesinde, anne karnında başlatmaktadır.Merhamet denen değer; bizimle beraber anne rahminden başlayıp, oradan tüm insanlığa yayılır.
Merhamet ebeveynlerin yavrularına karşı gösterdikleri anlık bir şefkat hissinin adı değildir.Çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamaya indirgenmiş bir merhamet eksiktir.
Asıl merhamet; çocuğu, maddi ve manevi dünyası olan şahsiyet sahibi bir birey olarak görüp, onu dünya ve ahiret hayatı konusunda bir bütün olarak hazırlıklı hale getirmektir.Geleceğe yönelik eğitim süreci olmalıdır.
Hayata HAVVA olarak gözünü açan, kocasına eş, çocuklarına ana olan Havva...
Yaşını geçmiş olmasına rağmen Rabbinden ümitle çocuk isteyen ve doğmamış cocuğunu Rabbine adayan HANNE,
Hanne'nin adadığı güzeller güzeli merhamet timsali MERYEM ve yavrusu İSA (annesinin adı ile çağrılması)
Musa'nın annesinin yüreğini ferahlatan ASİYE
İki dağ arasında (Safa ile Merve) evladı için çırpınışını, biz de evlatlarımız için kendimize örnek almalıyız
Malıyla, mülküyle eşine ve davasına destek olan HATİCE
ve onun değerli kızı babasının annesi FATIMA
Peygamber a.s.'ın davasını, ilmini, derdini gelecek nesillere taşıyan AİŞE
Şimdi!!!
Yüzyıllar sonra Havva, Hacer, Asiye, Hanne, Meryem, Hatice, Fatıma, Zeynep, Sümeyye, Aişe olma sırası bizlerde...
Elhamdülillahi Rabbil Alemin.
Adeviye Uyan
Kuran'ın Ön Gördüğü İdeal Toplumun Oluşturulmasında Kadının Rolü
Sağlıklı toplum,toplumu oluşturan tüm fertlerin kendi kimlik ve kişilikleriyle var oldukları, bireyler arasında saygının, muhabbetin ve hoşgörünün olduğu bir toplumdur.
İslamın en başından beri oluşturmak istediği toplum modeli, Saf Suresinde de ifade edildiği gibi "Allah yolunda duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayanlardan oluşmaktadır.
Bu bağlamda Kur'an'ın öngördüğü sağlıklı bir toplum inşa edeceksek, kadın ve erkek diye ayırmadan toplumu oluşturan tüm bireyleri şahsiyet eğitiminden geçirip, Allah'ın razı olacağı insanlar seviyesine çıkarmamız gerekir.
Buna bağlı olarak geçmişten bugüne taşıdığımız kadına ilişkin olumsuz bakış açısını Kur'an'ın bu bütüncül yaklaşımı doğrultusunda Müslümanlar diye yeniden ele almak durumundayız.
Temel Rolleri Açısından Kadın (Anne, Eş ve Eğitimci)
Kur'an cinsiyet üzerinden geleceği inşa etme yerine; kadının ve erkeğin toplumsal yükümlülükleri birlikte sırtlandıkları, tolumun iyi bir geleceğe ulaşması için bir arada mücadele ettikleri bir sosyolojiyi öğütlemektedir.
Hz.Peygamberin öncülüğünde, kadın erkek demeden, toplumun tüm bireyleri tarafından inşa edilen tevhit ve adalet temelli İslam toplumu, geleneğin cinsiyetçi yaklaşımına bir itiraz olmuştur. Kur'an'ın inmeye devam ettiği 23 yıllık süre zarfında, gasp edilen kadın hakları, kadınlarında itirazları neticesinde tek tek geri alınmıştır.(Mücadile Suresinde hakkını arayan kadın örneği)
Ancak Hz.Peygamberin vefatından sonra kadın ve kadın hakları yeniden geleneğe kurban edilmiş,kadınlar kendileri aleyhine bozulan denge ile birlikte toplumu sağlıklı inşa rollerini de önemli ölçüde kaybetmişlerdir.
Kadınlar, toplumun çok önemli bir unsurunu oluşturmalarına karşın anne olarak, eş olarak, ve bir eğitimci olarak çok büyük bir statü kaybına uğramışlar, adeta etkileri sıfırlanmış ve bir haz nesnesine indirgenmişlerdi.Osmanlıda kadın köle pazarları 1908 yılında ancak kaldırılabilmişti.
Kadın, gerek rivayetlerin gerekse kültürün etkisiyle aklı kıt, eksik yaratılışlı, güvenilmez bir konuma yerleştirilmiş ve bu haliyle toplumun yarısını oluşturan kadından bir de sağlıklı-şahsiyetli bireyler yetiştirmeleri istenmiştir.
Geleneğin ısrarla eve kapattığı kadının peygamber hayatta iken savunma konusunda ordunun geri hizmetinde çalıştıkları, gerektiğinde fiilen savaşa girdikleri ve düşmanla savaştıkları bilinmektedir.(Nesine el Maziniye) bu hanım Halid Bin Velid komutasında Yemame Harbine iştirak etmiş ve bu şavaşta büyük yararlılık göstermiş ve on iki yerinden yaralanmıştır.
Nerede Uhud'ta eline kılıcı alıp Hz.Peygamberi koruyan Nesibe Bin Kab ve onun gibilerin inşa ettiği Medine İslam toplumu; nerede itaat ve köle ruhlu yetiştirilen sonraki kadınların inşa ettiği islam toplumu.
Bu anlamda kadın aktif, dinamik ve aktüel bir toplumsal rolden,pasif bir noktaya itildiğinde toplum kendi geleceğine de kurşun sıkmış olmaktadır.
Hz.Peygamber ve Raşit halifeler zamanlarında kadınların içtihat ettikleri, hüküm ve fetva verdikleri, hakimlik yaptıkları, savaşa katıldıkları, yönetimin kararlarını etkileyecek siyasi faaliyetlerde bulundukları bilinmektedir.
Anne kadın aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür.Geleceği oluşturacak olan çocuk, doğduğu andan itibaren, önceden belirlenmiş kurallar ve değerlerle çevrelenip yönlendirilmektedir.
Bu değer ve kurallar ağırlıklı olarak anne tarafından çocuğa aktarılmaktadır.Kur'an ahlakıyla ahlaklanmış kadınların yetiştirdiği yeni neslin oluşturacağı toplum geleceğin ideal-sağlıklı toplumu olacaktır.
(Hanne ve Meryem örnekliğinde)
Kur'an inanmış erkekleri ve inanmış kadınları birbirinin velisi olarak atarken (Tevbe,71) birini diğerinin efendisi olarak değil, birbirlerinin koruyucusu, yardımcısı ve dostları olarak tanımlamıştır.
Buradaki ilişki iki asli unsurun birbirleriyle kuracakları dengeli ilişkidir.Birlikte iyiliği emredecekler, kötülükten men edecekler, namazı kılıp, zekatı verecekler; Allah'a ve Peygamberine itaat edeceklerdir.
Son olarak Kadın aynı zamanda sevgi ve merhametin şahsında mekan bulduğu bir unsur olarak, şefkat ve merhamet toplumunun inşasında bir eğitimci, bir muallim olarak da güçlü bir katkı sağlar.
Allah üstünlüğü üç şeye bağlar:
1-Takvaya
2-Bilgiye
3-İmana "Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz"
Bilmek imanı, iman da takvayı getirir.
Nurcan Bilen
Kendine Merhamet;
Kendimize merhametten çok dışarıya merhametli davranmıyoruz,Dışarıya merhametli kendisine merhametsiz. Bu da bireylerde psikolojik yıpranmalara yol açıyor.Herkese karşı çık merhametli olan kişi kendini affedemiyor.Kendini affedemeyen kişinin öz duyarlılığı azalıyor,öz duyarlılığı olamayan kişi yakın çevresinde problem oluşturuyor. Kur'an-ı Kerimde ayet sonlarında Allah tövbe edenleri sever, merhamet edenleri sever...der. Niye böyle der? Kulum kulsun,ayağın kayabilir, günah işleyebilirsin, kendine merhamet et ve tövbe et, ben sana merhamet ederim diyor.Evet hanımlar merhametli olmaya önce kendimizden başlayalım sonra ailemiz ve çevremizden devam edelim.Unutmayalım Kadın çocuk doğurmaz toplum doğurur.
Halise MUTLU